NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ سِنَانٍ
الْعَوَقِيُّ
حَدَّثَنَا
شَرِيكٌ عَنْ
مُغِيرَةَ
عَنْ إِبْرَاهِيمَ
وَجَابِرٍ
عَنْ
الشَّعْبِيِّ
قَالَ
الْغُرَّةُ
خَمْسُ
مِائَةِ
دِرْهَمٍ
قَالَ أَبُو
دَاوُد قَالَ
رَبِيعَةُ
الْغُرَّةُ
خَمْسُونَ
دِينَارًا
Şâ'bî'den şöyle dediği rivayet
edilmiştir:
"Gurre beşyüz
dirhem gümüştür."
Ebû Davud derki: Rabîa:
"Gurre elli dinar altındır" dedi.
İzah:
Bu babdaki hadisler,
beş ayrı sahabeden nakledilmektedir. Bunlar; Cabir b. Abdullah, Muğira b.
Şû'be, İbn Abbas, Bureyde ve Ebû Hureyre (Allah hepsinden razı olsun) dir.
Hadislerin hepsi, Huzeyl kabilesinden iki kadının biribirleri ile kavga edip,
birisinin hamile olan öbürüne vurup kadının ve bebeğinin ölümüne sebep
olduğunda birleşmektedirler. Ancak bir kısım rivayetlerde, katil olan kadının
çadır direği vurduğu bildirildiği halde 4578 numaradaki rivayette birşey
attığı ve kadının bebeğini düşürdüğü beyan edilmektedir. Ancak, Ebû Davud bu
hadisteki bir hükme itiraz etmiş, gurre olarak rivayet edilen beşyüz koyunun
doğrusunun, yüz koyun olduğuna işaret etmiştir.
Bir de, bazı hadislerde
kavga edip biribirini öldüren kadınların aynı şahsın nikâhı altında iki kuma
olduğu bildirilirken, bazılarında bu cihet hiç anılmamış, birisinde ise başka başka
adamların karıları olduklarına dikkat çekilmiştir.
Taberânî'nin, Ebû Melih
el-Huzelî'nin, babasından yaptığı rivayet daha tafsilatlıdır. Taberânî'nin
rivayeti şu şekildedir:
"Bizde Hamel b.
Mâlik diye birisi vardı. Adamın; birisi Huzeyl, öbürü de Âmir kabilesinden iki
karısı vardı. Huzeyl kabilesinden olan, çadır direğiyle Âmir kabilesinden
olanın karnına vurdu. Kadının çocuğu düştü. Kocaları, vuran kadını
Rasûlullah'ın yanına götürdü. Kadının İmran adındaki kardeşi de beraberlerinde
idi. Olayı Rasûlullah'a anlattılar. Rasûlullah:
"Diyetini
verin" buyurdu.
İmran:
"Hiç yememiş,
içmemiş bağırıp ağlamamış bir ceninin diyetini mi vereceğiz?!" dedi.
Rasûlullah (s.a.v):
"Sen bedeviler
gibi secîli konuşmayı bırak. Buna, bir köle veya cariyenin değeri; beşyüz
dirhem veya bir at yada yüz yirmi koyun gerekir." buyurdu.
imran:
"Yâ Rasûlellah!
Kadının iki tane oğlu var. Obanın ileri gelenleridirler, Annelerinin
ceremesini benden çok onlar çekmeliler" dedi.
Nebi (s.a.v):
"Hayır kız
kardeşinin ceremesini onlardan çok sen çekmelisin" buyurdu.
İmran:
"Benim verecek bir
şeyim yok" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) kadınların kocası ve
ölen ceninin babası olan ve Huzeyl kabilesinin zekâtlarını toplamakla görevli
bulunan Hamel b. Mâlik'e döndü ve:
"Ey Hamel! Sen
çocuğun diyetini elindeki HuzeyFin zekâtlarından yüz yirmi koyun alarak tahsil
et" buyurdu. Hamel de öyle yaptı.[el-Heytemî, Mecmeu'z-Zevâid, IV, 300.]
Taberânî'nin bu
rivayeti olayı daha detaylı bir şekilde aksettirmektedir. Rivayetler arasındaki
küçük farkları olayın teaddüdüne bağlamak mümkündür.
Metinlerde
Rasûlullah'ın secîli konuşmayı men ettiği intibaını veren ifâdeler vardır. Ama
bu mutlak değildir. Kâhinlerin yaptıkları gibi, bâtıl fikirlerini doğru
göstermek için yapılan seciler yasaktır. Normal secî caizdir. Bizzat
Rasûlullah secîli konuşma yapmıştır.
Hadis-i Şerif, tüm
rivayetleri ile, ana karnındaki ceninin düşmesine sebep olan kişiye ğurre
denilen bir cezanın gerektiğine delâlet etmektedir. Yine hadisin rivayetlerinde
gurre'nin; bir köle veya câriye, bir at, yüz koyun, beşyüz dirhem gümüş, elli
dinar altın olduğuna işaret vardır.
Gurre aslında atın
alnındaki beyazlık, aydınlık manalannadır. Onun için bazı âlimler bu kelimeyi,
lügat mânâsının delâleti istikâmetinde değerlendirmişlerdir. Meselâ Ebû Amr b.
Alâ: "Gurre; beyaz köle veya cariyedir, beyaz olduğu için bu isim
verilmiştir. Siyahı kabul edilmez" der.
Ulemânın Cumhuruna göre
gurre, diyetin yirmide biridir. Bu da beşyüz dirhem gümüş veya o kıymette bir
köledir. Diyetin gümüş karşılığı on ikibin dirhemdir, diyenlere göre gurre,
altı yüz dirhem gümüştür. Bu hüküm cenin erkek olması halindedir. Kız olursa
kadının diyetinin onda biridir ki, o da beşyüz dirhem gümüş eder. Çünkü
kadının tam diyeti, erkeğin diyetinin yarısıdır.
İmâm Şafiî'ye göre
ceninin diyeti deveden ödenir ve beş devedir. Ancak bu develerden ikisi hamile
deve kıymetinde üçü de dört veya beş yaşına girmiş erkek deve kıymetinde
olacaktır.
Cenin için ödenmesi
gereken diyet kendisinden miras olur. Yâni o bebeğin mirasçıları gurre denilen
o diyeti alırlar. Ancak ceninin düşmesine sebep olan kişi mirasçı olamaz.
Meselâ bir kimse hamile olan karısının karnına vursa ve bebek düşse, baba çocuk
için ödenen gurreden miras alamaz. Anne bizzat kendisi karnına vurarak veya
ilaç içme v.s. gibi bir yolla bebeğini düşürürse; bebek ölü olarak düşerse
gurre gerekir. Diri olarak düşer, sonra Ölürse tam diyet icâbeder. Bu diyet
kadının âkılesince çocuğun yakınlarına ödenir. Şüphesiz kadın buna mirasçı
olamaz.
Düşen ceninden dolayı
gurre gerekmesi için, ana karnında kaç aylık olması gerektiği konusunda bir
kayıt mevcut değil. Ancak, metinlerde; vücudunun bir kısmı tamamlanan ceninin,
tamamı tamamlanan cenin hükmünde olduğu ve düşürülmesinden dolayı gurre
gerektiği bildirilmektedir.
Şayet cenin bir darbe
sonunda diri olarak düşer, bilâhere ölürse tam diyet gerekir.
Hadis-i Şerif, cenin
için ödenmesi gereken diyetin, katilin âkılesi tarafından ödenmesi
icâbettiğine ve oğul ile kocanın âkile olmadığına delâlet etmektedir. Yine
hadisten anlıyoruz ki, bir kadının oğlu ve kocası varken âkılesi miras alamaz.
Hadisin bazı
rivayetlerinde, bebeği düşen kadının kendisinin de öldüğüne işaret
edilmektedir. Ölen bu kadın içinde, bazı rivayetlerde katil kadının âkılesine
diyet yüklendiği, bir rivayette ise öldürüldüğü bildirilmiştir. Hattâbi; bu
rivayetten başka, katli söz konusu eden bir rivayet bulunmadığını söyler.
Kalın odun ve iri taşı silâh hükmünde sayıp ta bunlarla vuku bulan teammüden
öldürmenin kısası gerektirdiğini söyleyenlere göre, bunda hiçbir müşkil
yoktur. Ancak Hanefiler, bu durumda, ölen kadın için, âkılesine diyet yükleyen
rivayeti tercih etmiş olacaklar ki, ölen anne için tam diyet, bebeği için de
beşyüz dirhem gurreye hükmetmişlerdir.
Bugün çokça yapılmakta
olan kürtajların da çocuk düşürme hükmünde olması gerektiği kanaatindeyiz.
Kürtaj için zaruret yoksa hem izin veren anne baba hem de kürtajı yapan doktor
dinen mes'uldür. Fakat rahimdeki cenin henüz organları belli olmayacak bir
halde ise, hukuken diyet (gurre) gerekmez.